BUTSO Başkanı Keyik İspanya gezisini değerlendirdi
Burdur Ticaret ve Sanayi Odası (BUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Keyik, Burdur Valisi Süleyman Tapsız Başkanlığı'ndaki, 18 Temmuz 2011 günü başlayan dört günlük BAKA Yönetim Kurulu İspanya gezisinden döndü. Geziye Burdur, Isparta, Antalya'dan Valiler, Burdur Belediye Başkanının dışındaki Belediye Başkanları, Ticaret ve Sanayi Oda Başkanları, İl Genel Meclisi Başkanları, Genel Sekreter ve bazı uzmanlar katıldı.
Keyik, geziyi değişik yönleriyle ve alınacak dersler bakımından değerlendirdi. BUTSO BaşkanıKeyik'in değerlendirmesi şöyle:
"İspanya'daki Kalkınma Ajanslarını ziyaret, Avrupa'daki Ajansların sistemleri ve işleyişlerini, olumlu gelişmişlik ve uygulama farklarını yerinde görerek, kendi Ajansımız adına örnek almak ve faydalanmak amacıyla düzenlenmiş bir gezi yaptık. Gezide, İspanya'daki Ajansların yapısını, hangi dallarda başarı sağladıklarını, biz işin neresindeyiz, onlar nereye varmış, bizim Ajansımızla bu konudaki farlılıkların neler olduğunu mukayese etme şansı bulduk.
BARSELONA
18 Temmuz Pazartesi günü 9.30 uçağı ile İstanbul'a, 14.00'de Barselona uçağı ile İspanya'ya hareket ettik ve saat 16.30-17.00 gibi Barselona'ya vardık. Valizlerimizi otele koyup, hemen bir şehir turuna geçtik. Barselona akşam turumuzda; şehrin kentleşme adına, Avrupa'nın en güzel kentlerinden biri olduğunu gördük. 1800'lü yıllarda yaşayan ünlü mimarları Gaudi'nin çok uçuk mimari eserlerini görme fırsatı bulduk. Gaudi'nin, Barselona'nın hayranlık uyandıran kent yapılaşmasına en önemli katkıyı sağlayan, İspanya'nın büyük bir mimarı olduğunu, üniversiteyi ise zor bitirmiş olduğunu öğrendik. Bizim Mimar Sinan'ımız gibi, Avrupa'da isim yapmış bir mimar olmuş. Gaudi'nin Barselona'nın merkezinde, çizimini yapıp başlattığı bir büyük Katedral inşaatı, 130 yıldır sürdürülmesine rağmen henüz bitirilememiş.
BELEDİYE AJANSI
İkinci gün Barselona Belediyesi Kalkınma Ajansı'nı ziyarete gittik. Belediye'nin kendi şehri adına kurduğu Ajans'ta dört saat süren bir toplantı gerçekleştirdik. Hazırladıkları sunumlarıyla; destekleri nasıl verdiklerini, şirketleri nasıl ayakta tuttuklarını, anlattılar. Bizden çok farlı sistem kurduklarını gördük. Dikkatimizi çeken ve bizde olmayan önemli işleyişlerden birinde şöyle bir uygulama yaptıklarını gördük: Yatırım yapmak üzere Ajansa başvuran yatırımcı, ilkönce bir sosyolog-psikolog niteliğindeki ilgili birimde görüşmeler yapıyor. Görüşmede yatırımcı, ne için, hangi alanda, hangi hedefler için yatırım düşündüğünü, süre sınırlaması olmaksızın bütün ayrıntılarıyla anlatıyor; sözlü olarak. Örneğin berberlik için başvuran yatırımcıyı dinleyen ilgili uzman, dinlediklerini değerlendirerek, 'Senin için demircilik yatırımı daha uygun olur, sen bu yönde yatırım yap' diyor. Yatırımcının yapısını iyice teşhis ederek, ona en uygun olanı yönlendiriyor.
Bu uygulamanın hakikaten bizim için de çok faydalı olabileceğini düşündüm. İnsanlar, Ajansa gelerek, çok çeşitli ve gelişmiş programları orada inceleme, araştırma ve sorularına cevaplar arama fırsatını en geniş bir şekilde buluyorlar. Bilgisayar bilmeyenlere öncelikle bilgisayarı ve programlardan yararlanmayı öğretiyorlar. Tabi oraya gelenler chat vs. gibi boş şeylerle vakit geçirmiyorlar.
Ancak çok olumlu bulmadığım şu yönlerini de fark ettim: Avrupa insanı olarak, sanki kurma saat gibi bir sisteme bağlanmış yapıya sahipler. Kurumsallaşma sistemli çalışma vb. yönleriyle güzel, ancak bizim yapımıza ters. Türk insanının bakışı böyle değil. Biz bir işi, çok dolambaçlı değil, hemen pratik olarak çözmeliyiz.
Bu arada bir olayı da anlatayım; Isparta Belediye Başkanı bir programa gecikti. Dondurma cezası verdik. Dondurmacı bayan her külaha iki tokmak dondurma koyuyor. Ben, bir külaha iki sade iki limonlu olmak üzere dört tokmak dondurma istedim. Bir külaha iki tokmak sade koydu, uzattı. Ben iki daha koymasını istedim. Bu sefer boşaltıp, bir tokmak sade, bir tokmak limonlu koyup verdi. Ben ısrarla dörtlü istedim, ama bir türlü alamadım. Buradan anladığım şu oldu; sistem olarak ne söylenmişse, katiyen dışına çıkmıyorlar. İnsanlar robot gibi. Bu işleyiş bize uymuyor...
Avrupalı yatırımcıya çok büyük destekler var. Geçen yıl Belediye Ajansı 158 miyon euro dağıtmış; kaynak AB. Avrupa Birliği, bizim de katkımızla oluşan destek fonlarını daha çok Avrupa ülkeleri için kullandırıyor. Biz ise değişik sebeplerden, onların oranında faydalanamıyoruz. Biz sanayicimize en yüksek limit olarak 400 lira verirken, onlar 2-3 milyon euro veriyorlar. 158 milyon euro'yu 60 civarında kişiye vermişler. Üstelik bu bir belediye ajansı, bölge ajansı değil. Yatırım desteklerinde, bilhassa, yeni teknoloji ve enerji yatırımlarına öncelik verdiklerini gördük.
Bizim Oda olarak, kendimizin yapabileceği bu tarz işler için de bize uyarıcı yanlarını gördük. En kısa zamanda bunları harekete geçirmeyi de düşünüyoruz.
Onlar eğitimle birlikte bu yatırım işlerini geliştirdikleri için, yaklaşık onlar yüzde 90 başarılı oluyorsa, bizim çalışmalarımızla da yüzde 50 oranında başarı sağlanıyor. Buradan edindiğimiz doğru fikirlerle gelişmeler sağlayabilirsek, bizim de yatırım başarılarımızın artacağını düşünüyorum.
Diğer bir izlenim alanı olarak; Endülüs Emevi medeniyeti izlerinin hala olumlu katkılarını görmek mümkün.
SEVİLLA
Ertesi günü, 17 tane özerk bölgeden oluşan bir ülke olan İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nin Sevilla adındaki başkentine gittik. Buradaki Bölge Ajansısını ziyaret ettik. Bir olumsuz izlenim kaynağı oluşturan Emevi Camisi'ni gezdik. Kilise ile birleştirmişler, camiye saygısız müdahaleler yapmışlar. Oysa bizim tarihimizde Kilise ve Hıristiyan kültür eserlerine tahribat görülmez...
GRANATA
Ertesi gün Granata Şehrine gittik. Dünyaca ünlü Elhamra Sarayı'nı gezdik. Şehirleşme, imar ve yol gibi belediyecilik durumlarının çok güzel olduğunu görüp, etkilendik. Caddeler, yollar çok geniş; otomobil, servis, bisiklet yaya vb. yollar hep ayrı, ayrı yüz yıllık ihtiyaçlara cevap verecek şekilde alt yapıları tam olarak gerçekleştirmişler.
Gezide, çok yönlü tespitler yaptık. Bizim birçok yönden ajans fikrimize katkıları oldu."