Başkan Keyik'le, Çınaraltı Sohbeti
Yusuf Keyik:
Malum Türkiye demokratik bir seçim sürecine girdi. Biz de iş dünyası olarak bu seçim sürecini izlemeye devam ediyoruz. Şu anda tüm siyasi partiler, sahada çalışmalarını sürdürüyorlar. Zaman, zaman Ticaret ve Sanayi Odası ve bir sivil toplum örgütü olarak, bizleri de siyasi parti adayları ziyaretlerde bulunuyor. Bu ziyaretlerde de kendilerine söylediğimiz bazı şeyler var. Beklenti anlamında, Burdur'la ilgili beklentiler, Türkiye ile ilgile beklentilerimiz anlamında.
SEÇİLENLERİN TAKİPÇİSİYİZ
Bir; Ülkeyle ilgili beklentilerimiz, şu 12 Haziran seçimlerinin ardından 13 Haziran sabahı hangi siyasi parti birinci olursa, istikrarlı bir hükümet kuracak pozisyona sahip olursa, o parti bu milletin iktidarıdır. Ona saygılıyız ve o iktidara gelen partinin programlarında yapacağı çalışmalarda, uygulamalarında Burdur Ticaret ve Sanayi Odası olarak, takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
İkincisi; ilimiz için beklentilerimiz, yine istikrarlı bir hükümetin sandıktan çıkması ki; bu A partisi olabilir, B partisi olabilir, C partisi olabilir hiç önemi yok. Çünkü biz sivil toplum örgütü olarak, her partiye aynı mesafedeyiz. Hiçbir partinin de arka bahçesi değiliz. Bu manada Burdur için istihdamı arttıracak, yatırımları getirecek, Burdur'un ekonomik anlamda gelişmesinde yardımcı olacak, siyasilerimizin milletvekili seçilmeleri arzusu içerisindeyiz. Adaylarımızdan beklentilerimiz bunlar.
CAZİBE OLUŞTURMALIYIZ
Hüseyin Kayacan: Ak Parti Hükümetleri döneminde Burdur'a bir şey yapıldı mı?
Yusuf Keyik:
Burdur'a önemli bir şey yapılmadı. Bunun sebebi, teşvik alamamasıdır. Malum, yatırım yapacak insan paralı insan, dolayısıyla da akıllı insan. Hiçbir akıllı ve paralı insan, parasını yatırırken, gelişi güzel bir yere yatırım yapmaz. Şimdi ülkenin dört bir köşesinden yatırımcı ve paralı adamları davet yarışları var. Tüm illerden çok cazip teklifler ediliyor. Gelişmiş illerimiz de dahil. Örneğin Bursa hala daha bastırıyor. Bursa otomotiv sektörünün kalbi ve üç-dört OSB'si dolu. Ama diyor ki; gel Orhan Gazi Organize Sanayisi'nden sana parasız yer vereceğim. Alt yapısını da ben yapacağım. Gibi teklifler var.
Şimdi tabii ki, bu tekliflerin karşısında Burdur gibi, ortalarda sıkışmış kalmış, ön plana çıkamamış kentlerin, bu cazibeyi sağlayamaması dolayısıyla yatırımda kabul görmüyor. Benim yaptığım daveti Antalya da, Denizli de, Afyon da yapıyor. Biz onlardan daha cazip vaatte bulunmamız lazım ki, Burdur tercih edilsin. Biz bu konularda geri kalmışız. Bir teşebbüsçü ilgili tüm kurumları ziyaret etmesine rağmen, tekliflerinin kabul görmediğini ifade ederek, geldiği memleketine geri dönmektedir. Bunlar bizim en büyük eksiklerimizden bir tanesidir. Bu eksikliklerimizi giderebilmemiz için; birlikte karar verme organizasyonunu kuramadık.
Burdur'a gelen bir yatırımcı, başta Vali Bey'i ziyaret ediyor. Ardından Belediye Başkanını ve beni ziyaret ediyor. Hepimizin böyle bir yatırımdan haberimiz var. Ama hiç birimiz bir araya gelip de bu yatırımcının nasıl önünün açılacağı, talebinin yerine getirileceği konusunda çözüm sağlayacak bir mekanizmayı Burdur'da maalesef kuramadık. Bunlara milletvekillerimiz de dahil.
Bana dense ki; 'Başkan sen niye yapmıyorsun? Sen git, yetkilileri harekete geçir...' Defalarca gittik... Bilindiği gibi kültürümüzde vardır; aileyi bir arada tutan aile reisidir. Burdur'un da bu anlamda reisi Vali'dir, Belediye Başkanıdır. Bunlar bize, Burdur'un ticaret ve sanayisini geliştirecek çalışmalarda, ne zaman emir buyurursa, biz 24 saat hazırız ve biz dersimize çalışarak, çağrıya koşarız.
Hüseyin Kayacan: Siz zaten üniversitemizin kuruluşunda üzerinize düşeni yaptınız. Eski hastane binasının restorasyonunda ve Rektöre araç alımında yaptıklarınızı biliyoruz.
İKİNCİ OSB
Yusuf Keyik:
Şimdi ortada duran şu ikinci OSB'nin problemini çözemedik. Bu çözümsüzlüğü kimseye mal etmiyorum. Ben ikinci OSB'nin başkan yardımcısıyım. İki milyon liralık bir paraya ihtiyacımız var. Yaklaşık yedi-sekiz ay oldu, kamulaştırma kararı alalı. Henüz bu kaynağı nasıl bulacağımız konusunda bir çözüm ortaya koyamadık. Bu durum hakikaten beni üzüyor. İki milyon lira para Burdur için çok büyük bir para değil. Bunu bir an evvel çözmemiz lazım ki; yatırımcı talibi var, bekliyor. İkinci OSB yeri kapasitesi, bizim istediğimiz ölçüde olmasa da hiç yoktan iyidir; yatırımcı bekliyor ve bir an evvel faaliyete geçirmemiz gerekiyor.
Seçimlerden sonra inşallah hemen ne yapılacaksa, sorunu çözmeliyiz. Sayın Valimle de bunu konuşacağım. Gerekiyorsa Ankara'ya gidip, kapılarda yatılacaksa, yatalım. Üç ortağız; İl Özel İdaresi, Burdur Belediyesi ve Burdur Ticaret ve Sanayi Odası. Ortakların katkı sağlaması gerekiyorsa; benim Odamdaki bütçem, ancak oradaki hissemi karşılayacak kadar. Belki Oda personelimin ücretlerini dahi veremeyecek duruma geleceğim ama, ben bunu vermeye hazırım. Hisselerimiz yüzde 33'er, Özel İdare'nin bir puan fazla.
GİRİŞİMCİYE SAHİP ÇIKMAK
Yusuf Keyik:
Girişimcilik ten bahsediyorduk. Yatırımcıyı Burdur'a getiremiyorsak, yapılacak tek iş kalıyor; mevcut girişimcimizi elimizde tutmak, kaçırmamak olmalı. Çünkü mevcut girişimcimize de çeşitli cazip teklifler yapılıyor, Burdur'dan kendilerine çekmek için.
Hüseyin Kayacan:
Size katılıyorum; gerçekten Burdur'a gelen yatırımcıyla ilgilenilmiyor. Geçen aylarda bir işletmeci geldi; biyo gaz tesisi kuracak, elektrik üretecek. Burdur'dan bir yer gösterilemedi. Evet başkanım, konuya devam edersek:
Yusuf Keyik:
Yatırım çekme konusunda, her şeyden önce yerel yatırımcımıza sahip olmamız lazım. Bilindiği gibi ilimiz hayvancılıkta önemli illerden bir tanesi. Özellikle Antalya'dan bu manada otel işletmeciliği yapan, üç-beş-on tane oteli olan büyük otelcilerden hayvancılık yatırımlarına yönelme başladı. Sebebi şu; 100 sağmallık çiftlik kurayım, yanında mandıra yapayım. Otelin yoğurt, peynir ihtiyacını karşılayayım. Soğuk hava deposu yapıp, sebze, meyvemi orada depolayayım. Yazın Antalya'nın yoğun ihtiyacını Burdur'dan karşılayayım diyor. Bu şekilde fikirler oluşmaya başladı.
Yine hayvancılık konusundaki cazip destek ve kredilerden faydalanmak üzere yatırım talepleri var. Tabii ki bu yatırımcılarda, doğal olarak, devletten bazı destekler, avantajlar bekliyor. Mesela, bir hazine yerinin kendilerine verilmesini istiyorlar.
Hasan Türkel:
Türkiye'de söyleyebilir misiniz, hiçbir ilde, devlet desteği olmadan bir yatırım ve gelişme oldu mu? Burdur'da devlet niye, kendi kendine kalkınmasını bekliyor? Sorun bu...
Yusuf Keyik:
Evet şimdi bu doğru. Ancak, yereldeki insanların girişimciliği, isteği, arayışı da önemli. Devlet oturan adama ne yapsın? Bizden de biraz gayret olmalı, değil mi?..
Hasan Türkel:
Devlet, hayvancılık ve süt konusunda yedi yıldan beri, ne yaptı? Süt işletmesi konusunda hiçbir teşvik vermedi. Sütümüz, bin kilometre uzağa, Trakya'ya gidiyor. Çünkü sen Burdur'da süt fabrikası kuracak hiçbir avantaj tanımıyorsun.
TEŞVİK, ANA SEKTÖRLER VE İMAR
Yusuf Keyik:
Tabii ki, teşvik çok önemli. Yatırımcının devletten beklentileri olur. Siz karşılamazsanız, yatırımcı başka bir avantajlı yere kayar. Başka bölgelerden avantajlı yer bulanlar, mevcut işletmelerini, il dışına taşıdılar. Ama her şeye rağmen, Burdur ölçeğinde baktığımız zaman, üç ana sektörün ön planda olduğunu görüyoruz.
Burdur Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak her zaman söylüyorum: Birincisi, Burdur tarım ve hayvancılık kentidir. İkincisi doğaltaş-mermer sektöründe gelişen bir il. Üçüncüsü Burdur bir eğitim kentidir.
Tabii ki diğer; tarım makineleri, silah sanayisi, toprak-çimento sanayimiz, ağaç sanayimiz, gıda sanayimiz de zaten bu ana sektörlere paralel gelişiyor. Ama Burdur ekonomisinin lokomotifi bu üç sektördür.
Burdur, hayvancılıkta, mermercilikte ve eğitim şehri olma durumunda belli bir yere gelmiştir.
Mermercilikte, blok satışına tepkiler oluyor. Bilindiği gibi 2008'deki krizden Burdur da etkilendi. Bu yaraları kapatmak kolay olmuyor. Mermer sektörünün, açıklarını kapatmak için tek yolu blok satışıdır. Zaten, işlenmiş mermer satışı ile blok satışının kar marjları hemen, hemen aynı. Zira, maliyet kalemleri pahalı. Şu anda blok satışı yapılması doğru ama bu daha uzun süre böyle devam etmemeli. Bu konu da ayrıca konuşulmalıdır.
Eğitim konusunda; Üniversitemiz 2006'da kuruldu ve bizi gururlandırarak, yoluna devam ediyor. Fakat sıkıntımız şu: Üniversiteyi kurduğumuzda 8 bin öğrenci vardı. 2010 yılına geldiğimizde 15 bin öğrencimiz oldu. Beş yıl sonra 20-25 bin olacak. Üniversitemizin yeri konusundaki seçimin doğ-yanlış tartışması bitmiştir. Şu an şehrin dışında bir kampus alanında yer almaktadır. Yapılanma çalışmaları hakikaten çok güzel; takdir etmemek mümkün değil. Ancak yapılacak çok önemli şey; bu yer ile şehrin ilişkisini acilen kurmamız lazım. Yani Merkez-Antalya yolunun dışında bir yol açılmalı ve bu yolun etrafları da ticari, sosyal tesis, barınma ve sair; öğrenciye yönelik yurtlar, kafeler, restorantlar, dersaneler kırtasiyeciler gibi yatırım alanları olarak planlanması lazım.
Bilindiği gibi esnaf sorunumuz var. Çarşıda esnafız, cebimizde çay paramız yok. Esnafımızın belki yüzde 80'inin durumu bu. Diğer sektörler bir şekilde gidiyor. En acil sıkıntımız, küçük esnafın düşük gelir sorunudur. Nüfus yok, göç devam ediyor. Öğrenci ve asker konusunu iyi değerlendirmemiz lazım.
Bütün bunlar için ise; mutlaka ve mutlaka şehrin imarında acilen değişiklikler yapılmalıdır. İlgililer bunu anlamaya gayret göstermeliler. Belediye Başkanımız, geçenlerde benim de bulunduğum bir toplantıda, bu konuya değindi. Herkesin ürettiği fikirler, muhakkak bu memleketin faydasına düşünülmüştür. Fakat bu memleketin de bir gerçeği vardır ki; Burdur'da bir karış, imara açılacak alan yoktur.
Hasan Türkel:
Burada söze karışmamız lazım: Sayın Belediye Başkanımız, dört sene evvel, Zafer Mahallesi ile ilgili konuda, 'Ben bu sorunu çözüyorum, orayı imara açıyoruz' dedi. Ancak dört yıldır bir santim yol alınamadı.
Yusuf Keyik:
O doğru. Ama onun nedenleri var; oralara girmeyelim. Şimdi genel imar sıkıntılarını anlatıyorum. Dedi ki Başkan; "Mevcut boş alanlarımız, 80 milyon nüfusun iki katına yetecek durumda." Bu doğru. Ama benim istediğim; ticaret ve yatırım için cazip alanlardır. Ben ne yapayım, Kredi Yurtlar Kurumu'nun altını, Esenler'i, tren yolunun altını, Nato yolunun üstünü...
Ticaret Sanayi Odası olarak bunu ben değil, Belediye Başkanı yapacak. Söz konusu toplantıda Başkan Akaya; Termik Santral'dan, Kabacalı Değirmeni'nin oraya kadar, Antalya yolu etrafında imar ve yeni bir ticari alan yapılanmasına geçeceğini ifade etti. Başkan bunu söylerken, anladığım kadarıyla; şehirlerarası yol dışında, alternatif bir yol düşünülmüyor. Belediye Başkanı bunları düşünür ve yaparken; Burdur'un en büyük sivil toplum örgütü, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bizim dışımızda 'yatırım ve ticari alanlar' konusunda bilgi alabileceği başka bir kuruluş yoktur. Böyle bir çalışma yapmayı düşünürken, planlama yaparken; mutlaka Ticaret ve Sanayi Odası'yla birlikte, koordineli çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu ve benzeri bölgeler, çevre yollar konusunda, uzun zamandır, çeşitli zeminlerdeki toplantılarda ve dergimiz vasıtasıyla da; ticari yatırım alanları planlanması, imara açılması konularında fikir ve önerilerde bulunduk. Bunu ifade etmeye devam ediyoruz. Şimdi Belediye Başkanı'nın bu konuya el atması bizi sevindirdi. Anacak, hem olaya el atma şekli ve hem de anlattığı plan bizce tatmin edici ve doğru bir plan değil.
Bizim düşündüğümüz, daha kapsamlı ve daha uzun vadeli bir çıkış yolu planlamasıdır. Geçici, pansuman tedbirleriyle, Burdur'un ticari alan ve imar sıkıntısı çözülmez. Zaten, Kabacalı çevresindeki fiziki yapı, kapsamlı bir planlamaya uygun değil.
Hasan Türkel:
Burdur Belediye Başkanlığı olarak, 8 yıldır Burdur'un alternatif su kaynakları konusunda köklü çözümler sağlayacak ne yapıldı. Senelerdir Senir suyuyla uğraşıldı, hala sonuç yok. Burdur'un içme suyu, Karaçal Barajı'ndan daha önemli.
Yusuf Keyik:
Evet biz bu Çine Ovası meselesini de dile getirdik. Maalesef, Burdur'un hiçbir yetkilisinden ses çıkmadı. Keşke, 25-30 sene önceki idareciler, bizim ortaya koyduğumuz fikir konusunda konuşmuş ve çözüm arayışı konusunda bir mesafe alınmış olsaydı, bugün daha rahat planlama düşünebilirdik.
Şimdi, yeni nazım imar planı ne getiriyor? Benim Gazi Caddemi genişletmiyor, yeni bir cadde getirmiyor, Köprübaşından hastane caddeme genişlik sağlamıyor, üç katı beş kata çıkarmıyor, meskense ticari alan yapmıyor. Dört yıldır nazım imar planı konuşuyoruz. Bu plan ise; şehrin çarpıklığını sadece resmi hale, planlı hale getiriyor. Ben bu planı ne yapayım ki...
Hüseyin Kayacan:
Şehrin ticari alanları, park, trafik ve hareketlilik konusunda anket çalışmalarınız oldu. Bir mesafe alındı mı? Mesafe alınmayışı, acaba 'Küçük olsun, benim olsun' düşüncesinden mi kaynaklanıyor?
Yusuf Keyik:
Bizim de yanında yer aldığımız, Burdur Belediye Başkanlığı'na ilk talip olduğunda Sayın Akkaya ile birlikte, hep şunu söyledi; "Biz seçilirsek, 'Küçük olsun bizim olsun' zihniyeti kaldıracağız, Burdur'un önünü açacağız, sanayi ve ticareti geliştireceğiz" sözünü verdik. Dolayısıyla Başkan Akkaya'nın böyle bir düşüncesi olduğunu zannetmiyorum.
Hasan Türkel:
Ne olacak Burdur'un hali? Halkın siyasete ilgisinin azaldığı bir dönemde?
Yusuf Keyik:
Bence de, siyasette eski seçim dönemlerindeki ilgi ve heyecan yok. Tabii ki; insan ve toplumda değişiklikler oluyor. Bu durumla Hükümetleri ilişkilendirmek çok doğru olmayabilir. Duyarsızlığın sebebi şu; insanlar artık işine bakıyor.
Hasan Türkel:
Önümüzdeki seçimlerin sonucunda ne bekliyoruz?
İSTİKRAR, GÜVEN
Yusuf Keyik:
Tabii ki; istikrar bekliyoruz. Burdur'da halen iyi gelişmeler oluyor. Süt fiyatları bir miktar düşük de olsa, hayvancılık gelişiyor. Mermercilik harıl, harıl çalışıyor; çoğu ocak taş yetiştiremediğini söylüyor. İhracatımız artıyor.
Kötü günleri hep birlikte yaşadık. İnsanların bir gecede yüzde 358'lere ulaştığını, servetlerin bir gecede yarıdan fazlasının kaybedildiğini gördük. İstikrar derken; bu olaylara geri dönülmemesini kastediyoruz. Böyle bir belirsizlik ve endişe, Türk ekonomisini yerle bir eder. Çünkü, ekonominin ve istihdamın yüzde 80'i özel sektörün, bu sektör yarınlara güvenle bakarak ayakta kalması lazım. İşte bunun için istikrar çok önemli. Tek partinin güçlü iktidarı, bu istikrarı sağlar. Koalisyonlar döneminde, ekonomiye güven ve istikrar sağlayamadık.
Seçimler sonunda kazanacak vekillerimizle, zaman zaman bir araya gelerek, yapılacak toplantılarda Burdur'un sorunlarını ortaya koyarak, çözüm yolları arayalım. Çözümü neredeyse gidelim. Çalışmaları takip edelim, diyorum. 12 Haziran'ın Burdur ve Ülkemize hazırlara vesile olmasını diliyorum.